bulgur pilavı

bir insan ne kadar süredir kucaklaşmıyorsa seri katil olabilir?
bir ihtimal mimarı uzaklara baktığında bunları düşünmeli
uzun bacaklı bir manken mi yoksa uzun sakallı bir zenci mi daha uzun koşar

her yanıt sorularımı karşılayamaz, bu gayet doğal
uzun bacaklı bir mankenin aldatma ihtimali
uzun sakallı bir zenciye göre daha çoktur
çünkü uzun sakallı bir zenci
uzun bacaklı bir manken kadar evlilik teklifi almaz
cinsellik başlı başına beşer derdi.

şimdi bunları düşünüyor olmam beni deliliğe ne kadar yakınlaştırır?
işte bunun hiç önemi yok,
kişi düşünerek deliremez. bu teknik olarak imkansız.
ama çok düşüneni deli ilan eder ahali

dolgun memeli bir psikolog işini ne kadar iyi yapabilir ki?
bir öğrenciyi sınıfta bırakmak sanıldığından çok daha kolay.
yönetmelikler gereği,
öğretmen tayin edilemez uzun sakallı bir zenci

bir çocuk manken olmaya karar verebiliyorsa
bir manken de çocuk doğurmaya karar verebilir.

ne zaman yağmur dursa,
balkonumdan vapurlara martı atıyorum

bir gün tarhana çorbalı simitle beslenecek martılar
şüphesiz ki o martılar en şanslı martılardır
ben martı olsam bunu kutlardım
mahallede çocuklara plastik top alırdım

çocukken korktuğumda korkardım
özlediğimde özler,
ağladığımda ağlardım

büyüdükçe büyüdüm ve sustum
sustukça daha da sustum.
kitaplar da susar derler
şarkılar seni söyler,
derler

öfke en çok da gerektiğinde eksik
geçenlerde enver abi evine giren hırsızı dövmüş
para cezasına çarptırılmış
görüyorsun. hırsızı ve adaleti

garsonlar sigara içmesinmiş
erken ölürlermiş
ölüm allah'ın emri ama
maaşları patron öder

ve babalık testi ne kadar gerekliyse
yaşamak da o kadar gerekli

Çok şükür

Herkes bahtiyar, yaşıyor olmaktan
en ufak derdinde tutuyor hekimin yolunu
can tatlı geliyor canandan
amma pek de seviyorlar aşk oyununu

Herkes o türküyü dinlemiş
amma efkardan değil

Herkes o şiiri okumuş
hasretten değil

Herkes o yılana sarılmış ama
düştüğünden değil.

Kime sorsak bahtiyar,
amma kimse
yediği aştan
yaptığı işten
yattığı eşten memnun değil


Toydum

Dünya kötüydü, karanlıktı, acıydı
ama her zaman bir güzellik buldum içinde

Yazını gördüm dünyanın,
kışını gördüm
Bir kadını öptüm güpegündüz,
bir kadına kızdım

Yokuşları çıktım hasretle
düzlükleri koştum
Şarkıları duydum hevesle
sazları kırdım

Çorba da içtim güzel ellerden
iğne de sapladılar

Evrenin uçsuzluğunu anlamaya çalıştım,
bu şehrin gereksizliğini

Başım da döndü sevinçten,
midem de bulandı öfkeden

Doydum
Rabbim
eksik olma

Siz hiç baba öldünüz mü?

Gerçek şehitlere...

Ben öldüm
Biri çok küçüktü annesi ağlıyor diye huzursuzdu
Diğeri kocamandı
İstiklal Marşı'nı okuyordu ezberden
Üstüne bir kızın gönlünü çalmıştı şimdiden

...

Göremeyeceğim hayatlarındaki diğer başarıları
Kucaklayıp çekemeyeceğim içime kokularını
Ya başka bir adama baba demeyi öğrenecekler,
Ya da hem analık hem babalıkla sınayacaklar analarını.

...

Baba ölmekle kalmadım,
Beni baba olduran kadını bir başına,
Bu acımasız dünyada bıraktım

Siz hiç koca.
kocaman öldünüz mü?

Zaman zemin

Doğru zamanda
doğru masada
kapanmayan yaralar
kapansa da
kapanmasa da yaralar

Büyük günahlar

Bana büyük günahlar işletmedin
Rabbim
Eksik olma

Karımı aldatmadım hiç
çirkin bir kadınla.
Kumar oynayacak kadar kolay kazanamadım
ekmeğimi.

Toplasan bir hafta gülmedim şu dünyada
Ayıp yerlerine dokunmadım bir liselinin
lise çağımda
Çocuğumun rızkını teslim etmedim
bir yosmaya

Ekmeğiyle oynamadım bir fakirin
yalanla dolanla

Çocuğumun nafakasını ayırdıktan sonra
param kalmadı
uyuşturucu batağına

Kafam basmadı
babaevinden bezmiş bir kızdan
evlenme vaadiyle
yararlanmaya

Mahkemede dayım olmayınca
cesaret edemedim
ihaleye fesat karıştırmaya,
hırsızlığa

Hiç gücüm yetmedi
torpil ile adam kayırmaya

Loş bir otel odasında da ölmedim
yaşı geçkin bir kadının koynunda.

Yine de cehennemde paklarsın beni
Eksik olma
Rabbim

Ne ince bir hüzün

Bayram sabahı
Mezarlıktaki sessizliği bozan
Sela