Hani sen

hani sen,
benden bir adım evvel yürüyecektin sessizce
omuzlarını ovacaktın çocuk misali,
ben sana ceketimi verecektim, “üşüme”
kısık bir teşekkürü esirgemeyecektin elbet.
ben bir daha aşık olacaktım sana,
yetmiyormuş gibi susadığım.

çölde bulduğum su misali saracaktım,
seni özlemeyi anlatacaktım.
anlamayacaktın ama kafanı sallayacaktın,
belki biraz şımaracaktın,
ben öpmek isteyecektim.
izin vermeyecektin evvela,
sonra peki diyecektin, “usulca”

sarmaş dolaş yürüyecektik.
sarhoş misali, pek gürültülü
hiçbir şeyden korkmayacaktık.
söz vermiştik, yarım kalmayacaktık,
“biz” ayrılmayacaktık hiç bir zaman.

öpücüğümle utanacaktık, kızaracaktı yüzün.
benden uzak üşümeyecektin,
affı olmuyor sensiz hüznün,

hani ölmeyecektin?

Rüzgarın sesi

yürüyorsun,
benden habersiz.
kim bilir neden yürüyorsun?
topuklarının çığlığı huzur dağıtıyor,
topuklarından başka duyduğum tek ses rüzgar,
saçlarınla dans ediyor
kıskanmamak elde değil
bir de yüzünü kapatmıyor mu saçların
delirmek işten bile değil.
benden bihaber gidiyorsun.
kalçalarına bakmadığım ender kadınlardansın,
sıra gelmiyor yüzünden.
ve rüzgarının sesi
seni ilah sanıyor galiba
sere serpe sarıyor bedenini
beni farketmeden yürüyorsun
beynimi tırmalıyor seni soluksuzca öpme ihtimalim
rüzgarın kokunu savuruyor sokaklara
her şeye bir öpücük borçlusun.
önce ben gördüm Seni,
önce ben çocuk oldum,
önce beni mahvetti gözlerin,
şu rüzgardan öte bir yerde,
önce ben öpmeliyim seni.
sevmeliyim doya doya.

sokağın sonuna az kaldı
her şey hayran sana,
sen yürüyorsun
neden sokak bu kadar kısa ?
neden seni saklamaya hevesli duvarlar ?
neden bu şehir düşman bana ?
neden rüzgar sarıyor bedenini ?
neden uykuya tövbeli gözlerimin tek özlemisin?

sokaktan ayrılıyorsun acımasızca,
bir rüyadan daha uyanıyorum gündüz vakti.
geriye kalan bir tek rüzgarının sesi

Adın

uzak kadar yakın bedenin.
dokunsam uzak,
kaçsam yakın.
unutmak her şeyden lüks,
unutmak için yaptıklarım, karşılıksız bir ibadet gibi;
bedenimde, zihnimde yorgun.
kahrolmaya yakınlığım; sana olan uzaklığımla paralel.
bitmeye yüz tutmuş kelimeler.
Seni, özlemek bile güzel.
sesin, uzanamadığım bir el gibi,
ulaşamamak hepten vurgun.
ve ben hâla amacımı bilmiyorum,
seni sevmem mi üzen, özlemem mi yakından ?
mesafeleri bilmiyor zihnim;
belki bir adım uzak,
belki bir saat yakın.
doğruyla yanlışı ayırt edemiyorum artık.
aklımın tek bildiği, senin adın.

Çehre

renklerine hayran yüreğim,
bırak boğulsun, kulaç kulaç,
bir yudum nefes ver susamışım,
ben ayrı düştüm, sesim ayrı.
iltifat bilmem, cahilim.
soluğum yetmez gayrı,
ben sana eş olayım.
gam yakışmaz çehrene, buse kondurayım,
bir gülüşün hatrına,
varsın helak olayım.

Başka şehir

başka bir şehre bakmak gibi,
seni görmek
uğruna yapabileceğim o kadar çok şey varki
vakit kaybından ötesi değil yaşamak.

görmeye devam edeceksem eğer, ay beyazı tenini.
ölmeye bile değer, gözlerini seyretmek.

hani öyle susamışım ki
ölürcesine
suya kavuşmak gibi tenine dokunmak
uğruna can verebileceğim bir şehir; bedenin.
hatrına sorgusuz sualsiz ölebilirim.

dostu düşmanı unutturan gözlerini izlemek,
bambaşka bir şehirde kaybolmak gibi.
böyle uçsuz bucaksız kaybolmak, ama evi özlememek.
sana bakmak
dünyanın en meşgul adamı yapıyor beni.
yetiştirmem gereken o kadar iş varken, kaybolmak.
çok uzak bir yerden memleketi gözlemek gibi,
ama özlememek.
sözlerine susamış bu şehir,
tek gayesi beni gizlemek.
ve tek vatandaşı benim bu şehrin tek hizmetkârı, tek çalışanı..
sonsuza dek yaşayabilirim.

bu şehirde ölmemeye yemin etmiş bedenimin,
tek sahibi bedenin.

Uyanmışım

güzellik sorulsa adın var aklımda.
aşk deseler, seni ararım.
neşemde sen kahrımda.
niye bu kadar sersemim ?
sen diye, kavgaları sararım.
belki pataklanırım biraz.
senin içinse; mühim değil.
kolum kırılmış,
belki de abartıyorum.
kanayan yaralar aşkı anımsatıyor.
ve zihnimi yoran küçük ellerinle.
pamuk musun sen, ipek mi?
sanki kabahat işlemişim, dövmüşler
ne var ulan sevmekte..
hem bu tek taraflı dedikleri;
ne aşk, ne keder.
ufak bir gülümsemeye,
sanırsın dünyayı kurtardım.
bu tek taraflı dedikleri;
O, uykuya doyamıyorken,
ben O’na uyanmışım gibi.
sar şu kırığı da gideyim.
senin için pataklanmak üzmez beni.
ne geçti geçmişle aradan ?
seni senle özlemek, yetmezmiş gibi.
üzülme!. seni üzmesin yaradan.
yine dünyayı kurtarır bu sersem.
ama bu tek taraflı dedikleri;
ne ölmeye yaraşır, ne de öldürmeye.
bunu uygun gördün madem,
ben ufak ufak gideyim
önce pamuk ellerinden bi öpücük alayım,
yanlış anlama yine özlerim seni.
o kadar kavga ettik, değmeli.

hatırlatıyor

yalnızca akşamlar hatırlatıyor,
o sessiz geceleri.
geceye erken başlamak aşk..
önce biraz satırlatıyor,
sensizliğe düşmüş pembeleri.
biliyorum incitmeyecekler,
biraz kahırlatıyor.

ve ölmek gibi güçlü yağmur taneleri.
sensizce ölmek..
ölmeyi hatırlatıyor akşamlar
boğulmayıp solur gibi, iyi hatırlatıyor.
eşsizliğin olur gibi.
bedenine düşen yağmur taneleri;
beni hepten kıskandırarak,
sanki bedenine süzülüyor.
ve yine sessizce bakıyorum sana.
senin bana bakmak istediğin gibi.

hak etmiyorum, asaletinde ezilmiş; bedenini.
sadece hatırlatıyor, akşamlar.
seni senle yaşamış,
beni senle öldürecek.

ve yine üzerini örtmemiş pembelerin,
seni bana sunar gibi.

Kıskanamam

gözlerindeki affedici endam
ne vakit yalnız kalsam, kurtarır beni.
yüzünde gün doğuyor sanki.
anlamsız bir özleme düşürüyor
yirmidört saatim ol istiyorum.
özleyeceksemde yanında özleyeyim.
hem ellerin..
ellerimde olmadıktan sonra;
özlememek hayli güç.

bedenini kapatandan kıskanırım seni.
sesine karışan seslere, kinim!
yalnız ben kavrayayım ellerini.
tutmasın öteki elin!

ve asla sensizliği tatma,
dayanamaz yufka yüreğin.
bırakır gidersin olur ya..
müdahale edemem cennete, bilesin.
kıskanamam ellerindeki nefesini..
hem kızamaz o hoş sesin.

ve ben yine sigaramı ters yaktım,
aklımı oyalarken gözlerin.

Kayboluyorum

sessiz bir sokaktayım
binalar birbirine küsmüş
görmüyor kimseyi.
herkes işini yapıyor.
bir eskici geçiyor bağıra çağıra
pür dikkat kesilmesine tek sebep;
kuaför camındaki güzel kadın resimleri.
bağıra çağıra, yaşıyor..

kimsesiz bir haldeyim
neden buradayım hiç bilmem
yürüyorum ama,
amaçsız..
hiç aşık olmak istemiyorum
ıssızlığı ilke edinmiş yağmurlara.
gözlerim takılıyor,
eşsiz bir güzellik..
her şeyden yalın akşamlarda..
çok az insan para kazanıyor,
yalnızlığa olan sitemimden.
sen yok mu sen..
ne vakit sevsem yalnız bırakıyor.

aşık olmak istemiyorum bu akşam.
kaybolmaya bu kadar müsaitken
tanıdık bir tabela görmek istemiyorum,
aşina olmadığım sokaklarda..
hayranlığım;
yürüdükçe yürüyor benimle.
kaybolmayı bu kadar isterken..

sensizlikle dolaşmak,
sensizlikle dalaşmak kadar anlamsız değil.

hiçbir şeye aşık olmak istemiyorum bu akşam.
bulutlarda silüetin..
yürüyorum sokak sokak.
hayranlığım katlanarak büyüyor.
ne yana baksam silüetin..
kaybolmaya bu kadar müsaitken,
küfredemediğim tek şey sensin.

sessizlikle dolaşmak.
sessizlikle dalaşmak kadar anlamsız değil.

izin verirsen eğer..
kaybolmak istiyorum bu akşam,
sensizlikle dolaşmak değil.