bir adam vardı ilerde kaybolmuş gibi
iki adım ileri gitti, duraksadı
sanki bir şey arıyordu ama, bu dünyadan değil
aradığı gökyüzünde gibiydi
bazen oynuyordu dudakları
kısık bir şiir okur gibi, iki adım daha attı
bu adam bir şey arıyordu
ya da böyle düşünmemizi istiyordu
ne arıyorsa bulamayacağı ortada
böyle bitkin bir arayış sonsuza dek sürer
bu adam manevi bir şey peşindeydi
bir kaç adım daha gitti
yaptıkları çocukcaydı
hani insanlar 30 yaşlarında doğmaya başladı deseler,
örnek verilirdi bu adam.
dünyayı daha yeni tanıyormuş gibi.
bir nefes alıyor ki, başı ağrımış stresten,
derin derin sigara dumanına boğulur gibi
boş havayı çekiyordu
birşey anlatmaya çalışırcasına,
gökyüzünü izliyordu
döndü bana doğru baktı,
kısık bir mısra seslendirdi belki;
“dudaklarım kıpırdamıyor”
aynaya bakmışım gibi hissettirdi.
bir şeyler anlatmaya çalışıyordu bariz.
bu adam bendim.