ela

merakla bakıyorsun.
belki..
hani görsem doya doya.
uğruna ölmek deseler, düşünmem hiç.
hak etmediğimi bile bile izlerim seni.
hani bir rüzgar almış beni,
sensizliğe itiyor yamaç yamaç.
sen sessizce bakıyorsun.
inan hak etmiyorum ellerini
hani kalbimin duruşunu beynim farkediyor,
öyle bakıyorsun ki;
hâla gözlerinin rengini bilmiyorum
belki ela, belki kahverengi
ses tonunu bilmiyorken
ne önemi var rengin
bir kez adımı telaffuz etsen,
özlem demiştik ya, bu nasıl özlem?
hani pazarda annemi kaybetmişim, her yer çok kalabalık.
öyle özlemişim.

gözlerinin rengi kesin ela.
ağızından çıkan her söze itibar ederim
hani “öl” desen mesela,
ölmesem gücenirim kendime
affetmiş gibi yaparım,
ölmesem öldürürüm kendimi

ben kelimeler yazarım,
sen duymazsın.
hani birinden kaçarsın bağırırsın duymazlar rüyada
öyle muzdarip kelimelerim
hani “öl” demişsinde, intihar etmişim sanki.
ölsem seversin gibi.